Yine yeşillendi badem ağaçları.
Yaz mı gelecek acep?
Yine çiçeklendi ayva dalları.
Yine filizlendi üzüm bağları.
Zaten hep yeşildi çam yaprakları.
Asma dalları filizlendi ya birkaç güne kadar, tabii takriben
on, on beş güne kadar, pazar tezgâhlarını süslemeye başlar taze yapraklar. Taze
yaprak ile yapılan sarmaların da tadına doyum olmaz.
Bugün yaprak sarmasını tarif edeyim dedim, sizlere hani
bilenleriniz vardır da bu Ege usulü. Ege’nin tazecik yaprakları ve
yeşilliklerinin katkısıyla. Yapması pek zahmetli, yemesi de bir o kadar kolay
ve de zevkli.
Taze yaprakları ilk önce teker teker yıkamalı ve bir süre
sirkeli suda bekletmelisiniz. Zira üretici, böcek ve haşereye karşı, kükürt ve
göztaşı ile ilaçlamakta. Hani durduk yerde lüzumsuz yere kimyasal almayın
derim. Gerçi artık ne sebze veya ne et yiyeceğimizi de şaşırmış durumdayız.
GDO, antibiyotik, böcek ilaçları ile takviye edilmiş yiyecekleri duyduktan
sonra insanın aç gezesi geliyor. Nefis bu, kör nefis. Açlıkla da terbiye
edilemiyor ki!!!
Malzemeler;
1 kilo taze asma yaprağı,
3 bardak pirinç,
2 baş kuru soğan,
2 fincan zeytinyağı,
6 adet ince kıyılmış taze soğan,
Yarım demet ince kıyılmış maydanoz,
Yarım demet ince kıyılmış taze nane,
2 adet ince kıyılmış taze sarımsak,
2 kaşık domates salçası,
2 adet rendelenmiş domates,
1 çay kaşığı tuz,
1 çay kaşığı karabiber,
1 çay kaşığı toz şeker,
Sosu için;
1 limonun suyu,
1 fincan zeytinyağı,
1 çorba kaşığı kırmızı pul biber(istenirse acı olabilir)
Yıkanıp, sirkeli suda bekletilen yaprakları, tuzlu suda çok az haşlayıp süzgüye alıp, süzülmesi için
bekletelim. Bu arada iç malzemesini hazırlamaya başlayalım. Genelde malzemeleri
çiğden koymayı tercih eder Egeliler ama ben kuru soğanları ince ince kıyıp
zeytinyağında ama yağı yakmadan hafifçe kavurmayı ve yıkanarak süzülen
pirinçler ile de ateşte bir iki çevirmeyi tercih ediyorum. Soğanın acılığını
yemeğe vermemesi açısından. Zira ateşi gören soğan tatlanıyor.
Daha sonra geniş ve yayvan bir kaba bu kavrulan soğan ve
pirinçleri koyarak, biraz ılınınca içerisine diğer malzemeleri de
karıştırıyoruz. Üzerine de 1 bardak su ilave ediyoruz.
Sarma işlemine başlamadan önce; yaprakların saplarını
temizleyerek, sarmayı pişireceğiniz tencerenin dibine sıralar ve üzerlerini
yapraklarla kaplayarak, sardığınız sarmaları da üzerine dizer iseniz çok nefis
bir tat alacağını bilmelisiniz. Ne kadar püf noktası varsa verdim ahhh bana sır
kalmadı;)))
Bizim buralarda ‘’Ben kalem gibi yaprak sararım’’ diye
öğünür hanımlar. Kalem var, kalem var! Kalemden kaleme fark var. Kimi kurşun
kalem gibi sarar, kimi ben gibi dolma kalem misali. İnanın çok ince olduğu
zaman da sade yaprak yer gibi hissediyor insan kendini. Eee o kadar iç
hazırladık, tadı gelmesin mi insanın damağına değil mi ya! Tercih meselesi. Ben
tarifi verdim, nasıl ister iseniz öyle sarın.
Tepsinin içine yaydığınız veya elinizde sardığınız
yaprakları, sardıktan sonra; tencereye sıralayıp, üzerine ağırlık yapması için
bir tabak veya tercihan toprak güvecin kapağını koyun. Sarmaları örtecek kadar
da su ilave edin ve yeşil erikleri tencerenin kenarına sıralayın ve kapağını
kapatın. İlk 5 dakika hızlı ateşte daha sonra da çok kısık ateşte pişmesini
bekleyin.
Bitti sanmayın!!! Daha bitmedi…
Suyunu çekip pişen sarmaların üzerindeki tabağı kaldırın ve
hazırladığınız, yağlı, limonlu, biberli sosu iyice çırpıp, kaşıkla sarmaların
üzerine dağıtın ve kapağını tekrar kapatarak demlenmeye bırakın.
Soğuyan sarmaları, yemek saatine yakın bir zamanda servis
tabağına sıralayarak, limon dilimleri ile süsleyin ve sevdiklerinize sunun. Bu
arada bu denli uğraş sonunda, övgüyü hak ettiğinizi de bilin. Ellerinize sağlık…
Sofralarınız bereketli ve şen, tarif kârınız Ayşen,
Afiyet şeker olsun.
Ayşen Arslangiray Kura
11 Nisan 2012/ Kuşadası